İşte bilim adamlarının Dünya'daki yaşamın nasıl başladığını bilmemelerinin nedeni...
Dünya, zengin bir yaşam çeşitliliğine ev sahipliği yapması nedeniyle bildiğimiz herhangi bir gezegene benzemez. Ancak uzmanlar yaşamı hala neyin başlattığından emin değiller.
Dünyanın herhangi bir yerinde gözlerinizi açtığınızda orada mutlaka yaşam vardır. İster parktaki bir güvercin, isterse her yüzeyi kaplayan görünmez mikroorganizmalar olsun...
Ancak gezegen 4,5 milyar yıl önce doğduğunda kısırdı. İlk yaşam nasıl ortaya çıktı?
En kolay kısımlarla başlayalım: Hayat hangi bileşenlerden yapıldı ve bu bileşenler nereden geldi? Canlı organizmalar binlerce kimyasal içerir; genetik bilgimizi taşıyan proteinler ve nükleik asitler gibi. Bu kimyasallar karmaşıktır, ancak artık bileşenlerinin kolayca oluştuğunu biliyoruz.
Bunun ilk kanıtı 1953'te Stanley Miller adında genç bir kimyager tarafından yayınlandı. Miller, Genç Dünya'nın denizini ve havasını taklit ederek bir cam cihaza su ve üç gaz koydu, suyu ısıttı ve yıldırımı simüle etmek için havayı elektrikle şok etti. Günler içinde, bu düzen bir amino asit üretti -bir protein parçası-.
O zamandan beri, bilim adamları birçok benzer çalışma yaptılar. Eylül 2020'de yayınlanan araştırmada, Sara Szymkuć (şu anda start-up firması Allchemy Inc'in başkanı) liderliğindeki araştırmacılar, düzinelerce deney derlediler. Kimyasalların birbirine nasıl dönüştürülebileceğini gösteren bir 'harita' oluşturdular.
Su ve metan gibi kimyasallarla başlayarak, canlı organizmalarda bulunan on binlerce maddeyi üretebilirler. Bunun anlamı, Genç Dünya'nın biyolojik kimyasallar fabrikası olduğudur. Ancak bu kimyasallardan bol miktarda bulundurmak mutlaka hayat vermez, -bir tuğla yığınının otomatik olarak bir ev haline gelmesi gibi-.
İşlerin zorlaştığı yer burasıdır, çünkü bir şeyi canlı yapan şeyin ne olduğunu düşünmeliyiz. Genelde üç şeye indirgenir: İlk olarak, organizma kendini, çoğu zaman bir dış tabaka ile bir arada tutmak zorundadır ve bu tabakanın çıkarılması sorun yaratır. İkincisi, kendini beslemesi gerekir. Bu karmaşık kimyasal reaksiyonları içerir. Üçüncüsü, yaşam kendini yeniden üretmelidir, yani aktarabileceği genlere sahip olmalıdır.
Kaynak:
https://www.sciencefocus.com/
Commentaires