İnsanların gerçekte kaç duyusu vardır?
Bir sinirbilimci, genellikle gözden kaçırdığımız gizli yetenekleri açıklıyor.
Sinirbilimci Dr. Lisa Feldman Barrett görme, duyma, dokunma, tatma ve koklama ötesine geçen farklı algılama yollarını araştırıyor.
"Beşten fazla duyumuz var."
Ortalama bir insanın kaç duyusu vardır? Duyuları, gözlerinizdeki retinalar ve kulaklarınızdaki koklea gibi alıcılarıyla eşitlediğinizi varsayarsak, bu sorunun geleneksel cevabı beştir, görme, işitme, dokunma, koku alma ve tat alma.
Bu meşhur 5’li dış dünya hakkında bilgi taşıdıkları için 'dışsal' duyular olarak adlandırılırlar.
Ancak vücudunuzda, atan kalbiniz, genişleyen ciğerleriniz, midenizin guruldaması ve tamamen farkında olmadığınız diğer birçok hareket gibi içinizde meydana gelen olaylar için alıcıları vardır. Bunlar, geleneksel olarak, 'interosepsiyon' adı verilen bir grup gruplandırılırlar.
Yine de bu soruya uygun bir cevap vermek daha da karmaşık ve ilginçtir.
Birincisi, vücudunuz, sıcaklık gibi, genellikle duyu olarak kabul etmediğimiz diğer bilgi türlerini taşıyan alıcılara sahiptir.
Ayrıca, bazı reseptörleriniz birden fazla duyu için kullanılır. Örneğin retinalarınız, görüş için ihtiyaç duyduğunuz ışık dalgaları için portallardır, ancak bazı retina hücreleri de beyninize gündüz mü yoksa gece mi olduğunu bildirir. Bu isimsiz 'gündüz/gece duygusu' metabolizmanızı ve uyku/uyanıklık döngünüzü etkileyen sirkadiyen ritimlerin temelidir.
Görme gibi temel duyular bile, ayrı görünen diğer duyularla yakından ilişkilidir.
Örneğin, gördüğünüz şeyin ve onu nasıl gördüğünüzün, beyninizin bir parçasının kalp atışınızı izlemesine bağlı olduğu ortaya çıkıyor.
Kalbinizin kasıldığı ve kanı atardamarlarınıza doğru ittiği anlarda, beyniniz dünyadan daha az görsel bilgi alır.
Aslında beyniniz gördüğünüz, duyduğunuz, kokladığınız, tattığınız ve hissettiğiniz her şeyi vücudunuzun reseptörlerinden gelen duyu verilerinden daha fazlasını kullanarak yapılandırır.
Beyniniz aslında geçmiş deneyimlere, vücudunuzun genel ve şu anki durumuna dayanarak, gözünüzle görmeden önce ne görebileceğinizi tahmin eder. Çevrenizdeki dünyayla ilgili görsel deneyiminizi oluşturmak için tahminlerini retinalarınızdan gelen duyu verileriyle birleştirir.
Benzer şekilde, nabzınızı hissetmek için parmaklarınızı bileğinize koyduğunuzda, aslında beyninizin tahminlerine ve gerçek duyu verilerine dayalı bir yapı hissedersiniz.
Aslında, duyu organlarınızla duyumları deneyimlemiyorsunuz, bunları beyninizle yaşıyorsunuz.
Kaynak:
https://www.sciencefocus.com/
Comments